Spartathlon 2018… Nereden başlamalı, nasıl anlatmalı? Yarıştan beş gün sonra duygularım normale döndükten sonra bilgisayar başına geçip 1.5 saat oturdum ama birkaç satırdan fazlasını yazamadım. Sanki iki üç yarış birden koşmuş gibi hissediyordum. Öncesi, sonrası ve kendisi ile Spartathlon duygularımı başka hiçbir yarışta olmadığı kadar uyaran bir yarış. İyi de koşsanız kötü de koşsanız bu büyük bir duygu yükünün altına girmeniz kaçınılmaz.
Başlamadan önce bir iki kısa not: Daha önce de söylediğim gibi bu raporları önce kendim için yazıyorum. Bu bencilce gibi gözükse de beni kendime karşı dürüst olmaya zorluyor ve yarışı sadece duygularımla veya sonucuna bakarak değil mantığımla değerlendirmemi sağlıyor. Bu raporlar zayıf ve güçlü yönlerimi değerlendirip kendimi geliştirmem için birer araç. Başkalarının da işine yarıyorsa ne mutlu. Bu yüzden uzun veya kısa gibi limitlerim yok. Ne kadar gerektiğini hissediyorsam o kadar yazıyorum. Kısa versiyon istiyorsanız sosyal medya hesaplarımda özetler var.
İkincisi de Spartathlon hakkında daha önce hem Türkçe hem İngilizce olarak ince bir kitap boyutunda yazılar yazdım. Gereğinden fazla uzun olmaması için birçok şeyi burada tekrar etmeyeceğim. Eğer ilgileniyorsanız sayfanın sağ üstündeki Spartathlon sekmesinde genel bilgilerden önceki raporlara kadar her şey mevcut. Kabaca bir özet isterseniz, hikaye Herodot'dan günümüze gelen kayıtlara dayanıyor ve kayıt altındaki ilk ultramaratonu simgeliyor. Pers ordusu Atina'ya saldırmaya hazırlandığında, Atinalılar savaşçı özellikleri ile tanınan Spartalılardan yardım istemek için en iyi koşucuları olan Pheidippides'i gönderirler. O da 36 saat içinde 246 kilometre uzaklıktaki Sparta şehrine ulaşarak Kral Leonidas'ın huzuruna varır. (Evet, Maraton hikayesi olan Pheidippides'in Marathon şehrinden Atina'ya koşup yığılıp ölme hikayesi daha sonradan olimpiyatlar için uydurulmuş bir hikaye).
Başlamadan önce bir iki kısa not: Daha önce de söylediğim gibi bu raporları önce kendim için yazıyorum. Bu bencilce gibi gözükse de beni kendime karşı dürüst olmaya zorluyor ve yarışı sadece duygularımla veya sonucuna bakarak değil mantığımla değerlendirmemi sağlıyor. Bu raporlar zayıf ve güçlü yönlerimi değerlendirip kendimi geliştirmem için birer araç. Başkalarının da işine yarıyorsa ne mutlu. Bu yüzden uzun veya kısa gibi limitlerim yok. Ne kadar gerektiğini hissediyorsam o kadar yazıyorum. Kısa versiyon istiyorsanız sosyal medya hesaplarımda özetler var.
İkincisi de Spartathlon hakkında daha önce hem Türkçe hem İngilizce olarak ince bir kitap boyutunda yazılar yazdım. Gereğinden fazla uzun olmaması için birçok şeyi burada tekrar etmeyeceğim. Eğer ilgileniyorsanız sayfanın sağ üstündeki Spartathlon sekmesinde genel bilgilerden önceki raporlara kadar her şey mevcut. Kabaca bir özet isterseniz, hikaye Herodot'dan günümüze gelen kayıtlara dayanıyor ve kayıt altındaki ilk ultramaratonu simgeliyor. Pers ordusu Atina'ya saldırmaya hazırlandığında, Atinalılar savaşçı özellikleri ile tanınan Spartalılardan yardım istemek için en iyi koşucuları olan Pheidippides'i gönderirler. O da 36 saat içinde 246 kilometre uzaklıktaki Sparta şehrine ulaşarak Kral Leonidas'ın huzuruna varır. (Evet, Maraton hikayesi olan Pheidippides'in Marathon şehrinden Atina'ya koşup yığılıp ölme hikayesi daha sonradan olimpiyatlar için uydurulmuş bir hikaye).