Ivan Cudın - 2014 Spartathlon Wınner Photo:advendure.com |
Spartathlon 2014 ve Destek Ekiplerine Tavsiyeler - Suna Altan
Sanırım 6-7 ay önce arkadaşlarla toplandığımız bir akşam Aykut’un Spartathlon’u koşacağını duyduğumda anında destek ekibinde olmak istediğimi ilan ettim. Bir saniye bile düşünmedim. Bu efsane yarışla ilgili daha önce çok fazla okumuştum; çok sevip saydığımız bir arkadaşımızın Spartathlon’u denemesine birinci elden şahit olma şansıydı bu. Belki de hayatta bir kez yakalanacak bir şans. Üstelik Aykut, Türkiye’nin ilk Spartathloncusu olacaktı!
Aykut’un başka yarışlardaki performansını ve koşuya olan yaklaşımını bildiğim için bu inanılmaz zor yarışı bitirmek için elinden ne geliyorsa yapacağından %100 emindim. Öyle de oldu: İnanılmaz bir başarı yakalayarak Spartathlon’u “sadece” 33 saat 47 dakikada tamamladı! Bu deneyimi paylaşabilmek benim için bir onur ve şahane bir tecrübe oldu. Destek ekibinde üç kişiydik; eşi ve iki çocuğuyla birlikte İzmir’de yaşayan İtalyan koşu arkadaşımız Alessia ve Aykut’un kardeşi Aytuğ. Alessia’yla zaten ahbaplığımız vardı ama Aytuğ’la bu yarışta arkadaş olduk, benim için bir kazanım da bu oldu.
Pavlos, Suna, Alessia, Aytuğ. |
Ultra maraton yarışlarında 100 mil ve üzeri yarışlarda destek ekibi daha sık kullanılır. Spartathlon’da bazı koşucular destek ekibi olmaksızın, sadece istasyonlara çanta (‘dropbag’) bırakarak yarıştılar. (Spartathlon’da dropbag kısıtlaması yok, her noktaya bırakılabiliyor.) Ama bu tabii istasyonlarda zaman kaybına yol açabilir ki Spartathlon’da her dakikanın önemi var. Ayrıca bu kadar uzun mesafede ve değişken hava şartlarında koşucunun hangi noktada nelere ihtiyacı olabileceğini öngörmeye çalışması, özellikle de bu yarışı ilk kez koşuyorsa oldukça zor.
Hepimiz bu yarışta acemiydik. Destek ekibi olarak üçümüzün de daha önce herhangi bir tecrübesi yoktu ama en azından uzun mesafe tecrübemiz vardı. Aytuğ nisbeten yeni bir koşucu olmasına rağmen, 12 ayda 3 maraton koştu, ayrıca Aykut sayesinde ultra maraton kültürünün içindeydi; Alessia çok hızlı ve deneyimli bir maraton ve ultra maraton koşucusu; ben de geçen yıl İznik Ultra’da 80k’yı tamamlayabildim. Uzun mesafe koşu kültürü olmayan birinin bu yarışta doğru bir şekilde destek vermesi bence zor çünkü koşucunun yarış sırasında nelere ihtiyacı olup olmadığını hissetmesi çok mümkün değil.
Photo: Spartathlon Official |
Spartathlon’un 246 kilometrelik mesafesi 36 saatin altında bir sürede koşulmak zorunda. Yarışın hemen hemen tümü asfalt ve araç trafiğine açık yollarda, sert güneş veya yağmur altında koşuluyor; sert dağ tırmanışı ise geceyarısı saatlerine denk geliyor. Spartathloncuların sadece uzun mesafe değil bu mesafeleri hızlı koşabilmeleri önemli. (Spartathlon’a katılabilmek için ‘en kolay’ kriter bir 100k yarışını 10.5 saatte bitirmiş olmak!) Katılım şartlarının bu kadar zor olmasına rağmen yarışmacıların ortalamada ancak %40’ı Spartathlon’u bitirebiliyor,
Spartathlon koşucuları demir iradeye ve çok güçlü disipline sahip askerler gibiler. Ama ilk bakışta bazıları hiç de öyle görünmeyebiliyor. Özellikle bazı Japon kadın koşucuları o kadar zayıf ve çelimsiz görünüyordu ki, onların yollarda bu kadar uzun süre koşmalarına şaşırmamak mümkün değildi. Tanıştığımız tüm yarışmacılar son derece mütevazi ve tatlı insanlardı. “Maraton insana tevazuyu öğretir” diye ünlü bir söz vardır; bunun Spartathlon için gerçekten de altı kat daha geçerli olduğunu gördük.
Yarışın ilk kontrol noktalarında çevremizdeki destek ekiplerinin koşucularına sessiz sedasız, fazla olay yaratmadan gereken yardımları verdiklerini gözlemledik; koşucunun “sadece yanında olmak” önemli. Moral desteğin ve motivasyonlarının bile inandırıcı ve ölçülü olması gerek. Bir noktada Aykut’a önündeki bölümün nisbeten kolay olduğunu, haritada sadece bir yerde “küçük bir çıkıntının” göründüğünü söylediğimde beni kısık sesle, “Arabayla gidiyorsanız iyi de, 195k koştuktan sonra o küçük çıkıntılar öyle olmuyor” diye tersledi, tabii haklı olarak :)
Ama şu da var; doğru zamanda söylenen etkileyici bir söz, verilen güçlü bir motivasyon mesajı belki de o anda yarışı kurtarıyor olabilir. Arkadaşımız Pavlos’un bize dediği gibi, bir süre sonra koşucu daha istasyona gelir gelmez yüzünden neye ihtiyacı olduğunu anlayacaksınız. Öyle de oldu. Sonuçta, hepimizin bu işte acemi olmamıza rağmen destek ekibi olarak iyi iş çıkardığımıza inandık.
Photo: Spartathlon Official |
Gerçekten tehlike ve tehdit altındayken vücüdumuzun olağanüstü doğal kimyasal mekanizmaları devreye girer; acılar uyuşturulur, kaslarımız güçlenir, algılarımız açılır. Ancak Spartathlon koşucuları hayali bir savaşta çarpışan askerler gibiler; bedenlerinin tüm doğal sistemleri onları geri çekmeye çalışıyor. Dolayısıyla sadece fiziksel dayanıklılık için hazırlık yetmez, koşucular zihinsel ve duygusal zorluklara da hazırlıklı olmalılar.
Aykut dağa çok kötü halde çıkmaya başladı – ve olağanüstü iyi halde indi. Bu şaşırtıcı dirilişe başka koşucularda da şahit olduk; öldü bitti dediğimiz bir koşucu bir bakıyoruz bir sonraki istasyona Alessia’nın deyimiyle “çiçek gibi taptaze halde” gelebiliyor. Gerçekten de Aykut bize bir sonraki kontrol noktasında dağı çok güçlü bir şekilde çıkabildiğini, inişte de en az 12 kişiyi geçerek neredeyse yolun tümünü koşarak indiğini söyleyecekti!
Photo: Spartathlon Official |
Spartathlon Atina’daki Akropolis’in ayağında başlıyor ve Sparta’daki Kral Leonidas heykelinin ayağında bitiyor. Çok duygulandırıcıydı bu son anlar. Heykele yaklaşan koşucuların yüzündeki tüm acılar ve yorgunluklar gitmişti ve çoğu son adımları koşarak geldi. 246 kilometreyi 36 saatin altında koştuktan sonraki yüzlerindeki rahatlama ve sevinç gerçekten görülmeye değerdi. Birkaç kadın dahil, 30-40 kadar koşucunun finişe gelişini izledim. Onlar değil belki ama biz izleyenler olarak hepimiz ağladık.
Organizasyon ve gönüllüler çok başarılıydı. Özellikle Yunanlıların ilk Türk Spartathloncusuna nasıl sahip çıktıklarını ve alkışlarıyla nasıl içten destek olduklarını görmek gerçekten muhteşemdi. Dostlarımız arasında bize son derece faydalı ipuçları veren, birçok konuda yardım eden Pavlos Diakoumakos ile karşılaştığımız tüm istasyonlarda bize destek veren Advendure’den Dimitris Troupis’e özel teşekkür borçluyuz.
İleriki yıllarda destek ekibinde görev yapacaklara tavsiyelerim şunlar olabilir:
Koşucular:
- Seçme şansınız varsa destek ekibinize uzun mesafe koşu tecrübesi olan kişiler alın. Nasıl bir işe giriştiklerini bilmelerini sağlayın. Spartathlon destek ekibi olmak ciddi bir gönüllü işi, rastgele birilerini getirmeyin.
- Destek ekibinizden neler beklediğinizi yanlış anlaşmalara mahal vermeden yarıştan önce açık seçik bir şekilde dile getirin, hatta yapabilirseniz yazıya dökün.
- Yarış sırasında destek ekibinize anında olumlu ve olumsuz geri bildirim verin. Aldığınız desteğin kıymetini bilin ve dile getirin ancak destek ekibinizin sorunlarını kendinize endişe konusu etmeyin. Onlar sizin Sparta’ya varmanıza yardımcı olmak için buradalar.
Destek Ekibi:
- Ne yapacağınızı yarıştan önce planlayın. Mümkünse daha önce Spartathlon’da koşmuş veya destek ekibinde çalışmış birileriyle konuşun, bilgi edinin.
- Yarıştan önceki gece iyi uyumaya özen gösterin çünkü 36 saat boyunca pek uyuma fırsatınız olmayacak. Etkin destek verebilmeniz ve güvenli bir şekilde araç kullanabilmeniz için bu çok önemli.
- İyi lojistik planalama çok kritik. Destek ekibi mobil bir destek istasyon gibi çalışmalı. Koşucunun ihtiyacı olabilecek tüm malzemeler (yiyecek, jel, eleoktrolik, atıştırmalıklar, kıyafet, çorap, ayakkabı, kafa fenerleri, piller, şarj aletleri, ilaç, tıbbi malzeme, havlu, battaniye vb.) elinizin altında ve organize bir şekilde koşucu istasyona gelmeden önce hazır olmalı. Bir süre sonra arabanın içi darmadağın hale gelebilir. Çanta veya torbalar yerine çok derin olmayan kutular tercih edin.
- Bir kontrol noktasından diğerine nasıl gidileceğini bildiğinizden emin olun. Yol boyunca Spartathlon tabelaları ve yola çizilmiş işaretler varsa da bazı noktalarda çok net değil. Elinizde mutlaka harita veya GPS bulunsun. Gecikmeyin ve yolda kaybolmayın.
- Spartathlon ’da destek ekiplerinin koşucularla temas kurabileceği 14 kontrol noktası var. Koşucu istasyona gelir gelmez burada ne kadar zaman harcamak istediğini sorun ve süre bitimini kendisine bildirin. Diğer 50 küsür kontrol noktasında koşucularla temas edilemiyor, oralarda sadece su ve basit gıdalar bulunuyor. Spartathlon’da tüm istasyonlarda destek gıda malzemeleri var ama çeşitlilik az. Yapabiliyorsanız özellikle gece için sıcak çorba ayarlayın; ertesi sabah koşulan ve bitmek bilmeyen uzun yokuşlu yol için de kahve bulundurun.
- Koşucunuza hatırlatmanız gereken şeylerin (kıyafet değişim, yedek malzeme, elektronlik/jel alınması vb.) listesini yapın ve her kontrol noktası için ayrı ayrı işaretleyin.
- Spartathlon zn limitleri çok acımasız. Koşucunuza her kontrol noktasında gelişindeki zaman limiti avantajını ve bir sonraki istasyona olan mesafeyi ve maksimum süreyi bildiriniz.
- Koşucuyla konuşurken ilerideki zorlukları küçümsemeyin de abartmayın da. Onu aşırı ilgiyle bunaltmayın. Kendi endişelerinizi veya korkularınızı ona yanısıtmayın. Paniklemeyin. Hiçbir zaman koşucuya ağrıları/sızıları olup olmadığını veya yarışı bırakmak isteyip istemediğini sormayın. Yarışı bırakmak istediğini söylerse bu fikrini bir daha ve bir daha gözden geçirmesi için ona zaman tanıyın. İhtiyaçlarına duyarlı olun. Teklif edin ama ısrarcı olmayın. Acil tıbbi yardım veya kurtarma ekiplerine nasıl ulaşbileceğinizi bilin. Her zaman motive edici olun, yarış boyunca olumlu kalın. Ve hızlı hareket edin.
En önemlisi, bu şahane deneyimin tadını çıkarın. Spartathlon’u yaşamanın en güzel yolu koşmaksa, ikinci en güzel yolu koşana destek olmaktır!
Suna ALTAN
Ellerinize saglik . Yaris oncesini ,yarisa hazirlik surecini , yarisi bizzati yasayan birinden ogrenmek cok hos bir duygu. Bu hazirligin birde ekip tarifinin varligi ve onlarin acisindan yarisa bakisi cok tumleyici olmus . Tasekkurler.
YanıtlaSilSuna seni ilk gördüğümde sarılarak öpeceğim...
YanıtlaSil