Önce yarış hakkında kısa bir genel bilgi: 25 Ekim Cumartesi günü saat 07:00'de 60K (+1850m) ve 110K (+3350m) yarışmacıları start alacaktı. 30K (+900m) yarışı ise aynı gün saat 10:00'da başlayacaktı. Yarışın düzenleneceğini yaz başında öğrendim. O zamanlar Spartathlon hazırlıklarım tam gaz devam ediyordu ve doğrusunu söylemek gerekirse 26 Eylül'den sonrasına konsantre olamıyordum.Ama Sertan ve Serkan Girgin'in işin içinde olduğunu bildiğim için bunun her ayrıntısı düşünülen ve profesyonelce düzenlenecek bir yarış olacağından kuşkum yoktu.
Kendilerinden duyamazsınız ama Serkan ve Sertan patika ultraları konusunda büyük tecrübeye sahip arkadaşlarımız. Birkaç defa UTMB ve Lavaredo bitirmelerinin yanı sıra bu yıl Tor des Geants gibi müthiş bir yarışı başarıyla tamamladılar. Ayrıca onlarla konuşurken "teknik parkur" söylemini kullanmanızı pek tavsiye etmem çünkü tartışmasız dünyanın en teknik birkaç yarışından biri olan ve benim fotoğraflarına bakarken bile başımın döndüğü Trofeo Kima'yı bir değil iki kez koştular. Haliyle teknik parkur konusundaki algıları biraz değişik... (Bunları yazdım diye muhtemelen bana kızacaklar ama olsun. Yaptığı en ufak şeyi abartanların el üstünde tutulduğu günümüzde, gerçekten önemli işleri yapanları birisinin söylemesi gerek).
Yarışın lojistik ve teknik desteği uzun yıllardır bisiklet yarışları düzenleyen ve Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu gibi dev bir organizasyonu gerçekleştiren Argeus tarafından sağlanıyordu. TNF'nin de ana sponsor olarak destek vermesi ile başarılı bir organizasyon için parçalar tamamlanmış gözüküyordu. Daha önce Run Fire Cappadocia'da koştuğum için parkurun güzellikleri hakkında fikir sahibiydim. Bir şekilde yarışın içinde bulunmak istediğim için eğer koşmazsam yarışta gönüllü olarak görev almak istediğimi birkaç ay önce Serkan ve Sertan'a iletmiştim. Doğrusunu isterseniz İznik ve Çekmeköy gibi 3 yıldır düzenlenen ultralarda artık deneyimli ve işin ruhunu kavramış başarılı gönüllü ekipleri var ama özellikle ilk kez düzenlenen ultralarda en büyük eksikliklerimizden biri bence bu. Bu yüzden bu konuda faydalı olabileceğimi düşünmüştüm.
Fotoğraf: Arzu Temizsoy Duman |
Yarış sabahı tüm koşucular gibi 5 civarında kalkıp kahvaltı yaptım ve başlangıç noktasına geçtim. Bulutlu, 10-15 derece aralığında koşmak için harika hava şartları vardı ve yağmur beklenmiyordu. (Akşam saatlerinde 20-25dk yağan yağmur dışında öyle de oldu). Serkan kontrollü start için numara yazma görevini bana verince tüm 60 ve 110k koşucularını startta görme ve başarı dileme şansına sahip oldum.
Saat tam 7:00 itibariyle yarış başladı. "Benim yarışım" 8:30'da başlayacağı için otele dönüp son hazırlıkları yaptım. Gün boyunca yanımda taşıyacağım çantama her tür hava şartları için yedek kıyafetlerimi, kafa fenerimi, telefon ve saat için şarj aletlerini, hem kendim hem de istasyondaki ekip için aldığım acil durum yiyeceklerini koydum. Son birkaç haftadır yarış sırasında yapacaklarımı düşünüp kendimi olabilecek şeylere göre hazırlamıştım. Bunu çok ciddi bir görev olarak görüyordum ve kaş yaparken göz çıkarmak istemiyordum. Daha önceki tecrübelerimi değerlendirip koşanlara en verimli katkıyı sağlamak için nerede, nasıl davranmam gerektiğini planlayıp kendimi bu işe zihinsel olarak hazırlamıştım.
Yarış öncesinde Serkan ve Sertan'la görüşmemizde Göreme 35K istasyonunda görev almamın doğru olacağına karar verdik. Bu istasyonun özelliği 60 ve 110K koşucularının yanında 30K koşucularının da buradan geçecek olmasıydı (30K koşanlar için burası 22K noktasıydı ve finişten önceki son istasyondu). Sonuçta bu çok doğru bir karar oldu çünkü bu istasyon 60 ve 110k koşanlar için artık yorgunluğun başladığı bir istasyon iken, 30K koşanlar için de kritik bir nokta oldu.
Burada Ersin Çelik'in yanı sıra gönüllü lise öğrencileri Emre, Fatma, Tutku, Gözde ve Tufan ile birlikte görev yapacaktık. Saat 8:30'da bizi götürecek olan araca binip 20dk kadar sonra istasyona ulaştık. İstasyon saat 10 gibi açılacaktı ve hazırlıklar için yeterli zamanımız vardı. Bu arada gençlere birkaç konuda bilgi vermem gerektiğini hissettim. Hepsi son derece iyi niyetli şekilde ellerinden geleni yapmak istiyorlardı ama daha önce böyle bir deneyim yaşamadıkları için nasıl davranacaklarından emin değillerdi ve doğal olarak çekinceleri vardı.
Gelenlerin birçok sebepten dolayı sinirli olabileceklerini, kendilerine ters davranabileceklerini ama bunu hiçbir şekilde kişisel olarak algılamamaları gerektiğini, yarış bittikten sonra hepsinin kendilerine teşekkür edeceğini söyledim. Birçok kişinin yarıştaki hedefine ulaşmasına doğrudan etki edeceklerini ve son derece önemli bir görev üstlendiklerini anlattım. Her zaman pozitif olmalarını ve bir sorun olursa morallerini bozmadan bana veya Ersin'e yönlendirmelerini söyledim. Önde koşan hızlı gruplar geldiğinde amacımızın onlara vakit kaybettirmeden en efektif şekilde işlerini görüp göndermek olduğunu, daha sonra gelenlerin ise oturmaya ve dinlenmeye ihtiyacı olabileceğini, onlara zaman tanımamız gerektiğini belirttim.
Bu arada hesapta olmayan bir gelişme oldu ve Göreme içindeki birçok işaretin koparıldığına şahit olduk. İşaretlemenin uygun şekilde yapıldığı belliydi ama birileri kurdelaları sökmüş hatta yollara koyulan okları tahrip etmişti. Hemen durumu merkeze haber verdik. Öğrendiğimize göre ondan önce bir başka yerde e benzer sorun yaşanmıştı. İşaretlemeyi güçlendirene kadar gençlerden 2 tanesi kritik noktalara yerleştirildi. Ersin masaları hazırlarken ben de bir tomar kurdela kapıp henüz koşanlar gelmeden kritik bir 800-900m'lik bölümü tekrar işaretledim ve yerime geçtim. Zaten geri kalan bölümü arabayla giden ekip halletti ve sorun çok büyük ölçüde çözüldü.
Fotoğraf: Alessia De Matteis |
İlk 2 saat bu şekilde devam ettikten sonra 30K koşanlar da gelmeye başladı ve trafik zaman zaman yoğunlaştı. Her üç parkur için de bu istasyonun zaman limiti saat 14:00'dü. Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki son yarım saatte biraz portakalımızın azalması dışında istasyonda kaldığımız 4 saat boyunca hiçbir yiyecek bitmedi, hiçbir tabak ve bardak boş kalmadı. Ben gelenlerle birebir ilgilenirken, Ersin ve genç arkadaşlar masa düzeni ve bitenleri yenileme konusunda nefis bir iş çıkardılar.
İstasyonun bir kusuru vardı, koltuklar biraz fazla rahattı. Fotoğraf: Arzu Temizsoy Duman |
Bu arada tüm istasyonlar gibi bizim istasyonumuzda da doktor olduğunu hatırlatmam gerek. Amacımız ne pahasına olursa olsun insanları devam ettirmek değildi. Yarış öncesinde de söylediğim gibi önceliğimiz sağlıklı ve güvenli şekilde ilerlemeleriydi. Eğer birisinin ciddi bir problemi olsaydı ona tabii ki böyle bir ısrarda bulunmazdım ama hemen hepsinin bırakmak isteme sebebi zihinseldi. Çoğu bana ilk kez bu mesafeyi koştuklarını söylediler ve yapamayacaklarına inanmaları normaldi. Değişik zamanlarda hepsiyle konuştum, fiziksel sorunları olmadığından emin olduktan sonra eğer bunu denemeden bırakırlarsa ertesi gün çok pişman olacaklarını anlatıp yapabileceklerine inandırmaya çalıştım.
Sonuçta Göreme istasyonuna giriş yapan tüm 30, 60 ve 110K koşucuların hepsi istisnasız olarak devam ettiler. 30 ve 60K koşanların hepsi de yine istisnasız olarak yarışı tamamladılar. Sanırım Göreme istasyonu ekibi olarak fena bir iş yapmadığımızı söylersem yanlış bir ifade olmaz.
35K Göreme Ekibi: Emre - Tufan - Doktor bey - Aykut - Fatma - Gözde - Tutku - Ersin. Soldaki tabelayı dikkate almayın, yedirdik içirdik ama kimseden para almadık. |
Organizasyonun arabasının gelip bizi alması belli ki biraz zaman alacaktı. En kısa zamanda daha çok işe yarayacağım Ürgüp'e dönmek istiyordum. Ersin'le konuşup otostopla Ürgüp'e gitmeyi planlıyordum ki şansım yardım etti. Ürgüp'e giden bir araba buldum ve yola koyuldum.
Fotoğraf: Alessia De Matteis |
Fotoğraf: Alessia De Matteis |
Ürgüp'e geldiğimde ilk işim 110K koşanlardan kimlerin geldiğini öğrenmek oldu. Ön gruba yetişememiştim ama neyseki daha büyük çoğunluk gelmemişti. Onları beklerken 2 saat kadar önce devam etmeye ikna ettiğim 30 ve 60K koşucularının hepsi zaman limitine dakikalar kala önümden geçip yarışı bitirdiler ve kucaklaştık. Benim için hafta sonunun en özel anlarından biri onların bu mutluluklarına şahit olmaktı.
Ardından birer birer 60 ve 110K'cılar gelmeye devam etti. Beslenme ve dinlenmerine yardım etmeye çalışırken devam edecekleri teker teker uğurladım. Bu arada Caner de yemek yiyip bacaklarına buz koymaya başladıktan sonra kendine gelmeye başladı. Uzunca bir süre dinlenmesi gerektiğini hissettiğim için fazla acele ettirmedim. Bir süre sonra kendini daha iyi hissetmeye başlayacağını biliyordum. Parkurun en teknik ve kırıcı kısmı olan 62-78K arasının zor geçeceğinin farkındaydım ama tecrübesi ile üstesinden geleceğini ve finişin kokusunu almaya başladıktan işlerin yoluna gireceğinden kuşkum yoktu.
Spartathlon destek ekibi yine tecrübesini konuşturdu. Suna 30K'yı keyfini çıkararak koştu. Alessia bir taraftan inanılmaz fotoğraflar çekmesine rağmen 60K parkurunda genelde 2., 40+ kategorisinde 1. oldu. |
Fotoğraf: Devrim Celal |
Karlık'a giderken bir taraftan da canlı sonuçlardan durumu takip ediyordum. Önde giden Elena istasyona gelmeden yetişecek gibi gözüküyorduk. Araç bir yerde yanlış yola sapınca yol 15-20dk uzadı ve biraz strese girdim ama istasyona geldiğimizde neyseki henüz kimse gelmemişti. Ama Elena çok uzakta olamazdı ve 6-7dk sonra geldi. Tamamen yarış modundaydı ve çok konsantreydi. Beni görünce o zamana kadar başından geçenleri anlatmak istedi ama en kısa süre içinde beslenmesini sağlayıp vakit kaybetmeden yoluna devam ettirmek ilk amacım olduğu için sohbeti yarış sonrasına sakladım. İstasyon çıkışında yolu gösterip kısa bir bölümü beraber giderek motive ettim ve uğurladım.
Ondan 21dk sonra iki Fransız koşucu birlikte geldiler. Oldukça yıpranmışlardı ve 6-7dk oturmak istediler. Çorbalarını içtikten sonra gelecek istasyona kadar olan bölüm hakkında bilgi verip motive ederek gönderdim. Burada şunu belirtmemde fayda var. Elena arkadaşım ve yarışı kazanmasına tabii ki onun adına mutlu oldum. Ama ondan sonra gelen Fransız koşuculara da, o istasyondan geçen herkese de, hiçbir fark gözetmeyi aklımdan geçirmeden elimden gelen en iyi ve en hızlı desteği vermeye çalıştım. Bence bir gönüllünün ilk ve en önemli işi bu standardı sağlamak olmalı. Dolayısıyla Elena yarışı ben veya bir başkası ona herhangi bir ayrıcalık yaptığı için değil, o gün o parkurdaki en iyi performansı kendisi gösterdiği için kazandı. Bunun bilinmesinde fayda var.
89K Karlık İstasyonu - Geceye hazırlık |
Böylece saat 17:30 ile 23:30 arasında yarışa devam eden herkes ya grup halinde ya da tek tek Karlık istasyonuna geldi. Bulunduğumuz konumdan yaklaşanların fener ışığını görebiliyordum ve feneri ilk gördükten sonra gelen kişinin istasyona ulaşması için en az 5dk vaktimiz olduğunu hesaplamıştım. İlk gelenden son gelene kadar herkese uyguladığım rutin tarife özetle şöyleydi:
- Fener ışığını görünce kendi fenerimi kapatıp açarak istasyona yaklaştıklarını belirtmek (hepsi olmasa da birkaç kişi bunu gördüğünü ve motive olduğunu söyledi)
- İstasyondan çıkıp 100m ilerde onları bekleyerek yaklaştıklarında alkışla ve motivasyonla karşılamak (yürüyenlerin yarısından fazlası alkış sesini duyunca koşmaya başladı).
- İstasyona yaklaşırken ilk iş olarak çorba/kahve/çay üçlüsünden hangisini istediklerini sormak.
- İstediklerini çocuklar hazırlarken mataralarını ya da su torbalarını doldurmak.
- Israrcı olmadan istasyondaki yiyecek çeşitleri hakkında bilgi vermek.
- Bir sonraki istasyona kadar olan bölüm hakkında mesafe ve tırmanış bilgilerini vermek
- Sohbet etmek istiyorlarsa biraz sohbet etmek (özellikle yalnız gelenler, uzun süre kendi düşünceleriyle başbaşa kaldıktan sonra durumlarını anlayan birini görünce biraz konuşmak istiyorlardı).
- Yeterli beslenmeyi ve dinlenmeyi sağladıklarına inandığımda daha fazla vakit kaybetmeden harekete geçmelerini sağlamak. (Gece yarısından sonra işlerin giderek zorlaşacağını bildiğim için fazla geç zamana kalmalarını istemiyordum).
- İstasyondan ayrılırken grup halinde olanlarla 100-200m, tek başına olanlarla biraz daha fazla giderek hem yolu göstermek hem de son bölüme motive ederek uğurlamak. (İstasyondan beraber çıkarken yaklaşan başka fener ışığı olup olmadığına bakıyordum. Eğer yoksa, bir sonraki kişi için en az 5dk vaktim olduğunu biliyordum).
Bu rutin ilk koşucudan son koşucuya kadar eksiksiz devam etti. Son koşucu olan Hakan ise gelmesi gereken sürede gelmeyince biraz endişelendim ve istasyondan çıkıp 1-1,5km kadar geriye koşarak herhangi bir sorun yaşamış olabilir mi diye parkuru kontrol ettim. Daha ileri gitmeme gerek kalmadı çünkü meğerse bir şekilde istasyonun girişini kaçırmış ve hatasını anlayınca geri dönmüş. İstasyondan telefon ettiler, ben de geri döndüm.
Sonuç olarak 89K Karlık istasyonuna giriş yapan tüm koşucular devam ettiler ve hepsi de 110K'yı başarıyla tamamladılar. Tabii buradaki durum 35K istasyonundan farklıydı çünkü buraya gelenlerin büyük bölümü zaten çok tecrübeliydi. Orada ben değil kim olsa devam edip bitirirlerdi. Buradaki fonksiyonum durumlarını iyi anlayan biri olarak onlarla iki kelime etmek ve geri kalan bölüm için motive edip işlerini bir nebze kolaylaştırmaya çalıştırmaktan ibaretti. Bir ara istasyondaki çocuklardan biri, "Abi ne güzel ya, sen de herkesi tanıyorsun valla" dedi. Düşündüm de, böyle bir işi deneyecek Türkiye'deki tüm insanları gerçekten tanıyordum ve kendimi şanslı hissettim.
Sonuç olarak 89K Karlık istasyonuna giriş yapan tüm koşucular devam ettiler ve hepsi de 110K'yı başarıyla tamamladılar. Tabii buradaki durum 35K istasyonundan farklıydı çünkü buraya gelenlerin büyük bölümü zaten çok tecrübeliydi. Orada ben değil kim olsa devam edip bitirirlerdi. Buradaki fonksiyonum durumlarını iyi anlayan biri olarak onlarla iki kelime etmek ve geri kalan bölüm için motive edip işlerini bir nebze kolaylaştırmaya çalıştırmaktan ibaretti. Bir ara istasyondaki çocuklardan biri, "Abi ne güzel ya, sen de herkesi tanıyorsun valla" dedi. Düşündüm de, böyle bir işi deneyecek Türkiye'deki tüm insanları gerçekten tanıyordum ve kendimi şanslı hissettim.
Son koşucudan sonra istasyonu toplayıp bizi alacak minibüsün gelmesini bekledik, Ürgüp'e dönmemiz 00:30'u buldu. Burada Serkan ve Sertan'la birlikte 03:15'e kadar gelenleri bekledim ve her şeyin yolunda olduğunu öğrendikten sonra otele döndüm. Ertesi gün çocukların koşusunu izledik, ödül törenine katıldık ve önceki gün koşanların savaş anılarını dinleyerek Kapadokya'nın keyfini çıkardık.
Geriye dönüp bakınca hafta sonu benim için harika geçti. Bu başarılı organizasyona ucundan da olsa destek verebildim, koşucu dostlarımı parkurun 3 değişik noktasında görebildim ve Kapadokya'nın güzelliklerinin keyfini çıkardım. Bunu bir iş olarak değil gerçekten çok keyif alarak yaptım.
35K ve 89K istasyonlarında uzun saatler birlikte olduğumuz gönüllü ekipleri başta olmak üzere yarışta görev alan tüm gönüllülere, tüm deneyimlerini bu yarışa aktararak her şeyi en ince detayına kadar düşünen ve bana güvenerek böyle bir görev veren Sertan ve Serkan Girgin'e, bu yarışı dünya standartlarında organize eden Aydın Guney liderliğindeki tüm Argeus ekibine, TNF başta olmak üzere tüm sponsor ve destekçilere kendi adıma teşekkür ederim. Her üç parkurda başlama cesaretini gösterip ellerinden geleni yapan arkadaşlarımı da gönülden tebrik ederim.
Şu bir gerçek ki parkur kalitesi, organizasyonu ve mükemmeliyetçi bakış açısı ile Türkiye'de dünya standartlarında bir ultra maratonumuz daha oldu. Bu yarışın bir sonbahar klasiği olacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Bunu en son İznik Ultra'nın ilk yılından sonra söylemiştim. şimdi bir kez daha söylemenin vakti geldi:
Cappadocia Ultra Trail için önümüzdeki sene yerinizi erkenden ayırmanızda fayda var!
Tüm Sonuçlar için tıklayın.
Geriye dönüp bakınca hafta sonu benim için harika geçti. Bu başarılı organizasyona ucundan da olsa destek verebildim, koşucu dostlarımı parkurun 3 değişik noktasında görebildim ve Kapadokya'nın güzelliklerinin keyfini çıkardım. Bunu bir iş olarak değil gerçekten çok keyif alarak yaptım.
35K ve 89K istasyonlarında uzun saatler birlikte olduğumuz gönüllü ekipleri başta olmak üzere yarışta görev alan tüm gönüllülere, tüm deneyimlerini bu yarışa aktararak her şeyi en ince detayına kadar düşünen ve bana güvenerek böyle bir görev veren Sertan ve Serkan Girgin'e, bu yarışı dünya standartlarında organize eden Aydın Guney liderliğindeki tüm Argeus ekibine, TNF başta olmak üzere tüm sponsor ve destekçilere kendi adıma teşekkür ederim. Her üç parkurda başlama cesaretini gösterip ellerinden geleni yapan arkadaşlarımı da gönülden tebrik ederim.
Şu bir gerçek ki parkur kalitesi, organizasyonu ve mükemmeliyetçi bakış açısı ile Türkiye'de dünya standartlarında bir ultra maratonumuz daha oldu. Bu yarışın bir sonbahar klasiği olacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Bunu en son İznik Ultra'nın ilk yılından sonra söylemiştim. şimdi bir kez daha söylemenin vakti geldi:
Cappadocia Ultra Trail için önümüzdeki sene yerinizi erkenden ayırmanızda fayda var!
Tüm Sonuçlar için tıklayın.
Biz de seni tanıdığımız için mutluyuz ve bulunduğun her yarışa getirdiğin kalite için teşekkürler.
YanıtlaSilEn başta Serkan ve Sertan Girgin olmak üzere seni ve organizasyonda emeği geçenleri kutluyorum. Türkiyemizde ultramarathon adına harika bir iş çıkardınız. Dilerim daha güzel işlerinize vesile olur. Sevgi ve saygılarımla.
YanıtlaSilAykut'cum kalemine sağlık. Yarışma sürecinde ki emeğin küçümsenemeyecek kadar büyük. İstasyondan geçen tüm koşucuların yorgunluklarını unutup daha iyi bir mutivasyon ile kalan yollarını tamamlamalarının en güzel sebebi oldun Bence... Sevgiler :) Derya DUMAN
YanıtlaSilKalemine sağlık Aykut, ayrıca yarışdaki desteğin için de teşekkürler.
YanıtlaSilHepiize cok tesekkur ederim arkadaslar. Benim icin de cok guzel bir deneyimdi, Faydam olduysa ne mutlu.
YanıtlaSil