10 Şubat 2013 Pazar

Çekmeköy 50K Mud Challenge

Bu kış Çekmeköy'de düzenlenen antrenman yarışlarının 2.si olan Çekmeköy Mud Challenge Pazar günü yapıldı. 30K, 40K ve 50K olarak değişik mesafelerde herkese hitâp eden zorlukta şeçenekler mevcuttu.

Sabah başlangıç noktasına geldiğimde arabayı oldukça uzağa park edebildim. Bu tip koşulara ilgi duyanların birçoğu fırsatı kaçırmamıştı. Kayıt masası için kurulan çadırlara ulaştığımda tanıdık yüzlerle karşılaşıp sohbete daldık. Birkaç dakika içinde göğüs numaramızı aldıktan sonra saat 8:15 itibariyle koşu başladı. 

Start/Finish noktasi. Fotograf: Bakiye Duran

Kolum kırıldığından beri sadece asfaltta ve bir kez Neşet Suyu'nda koşmuş olarak yaklaşık 40 gün sonra ilk kez gerçek bir patika antrenmanı yapacaktım. Ayrıca çantalı koşmak için de iyi bir uzun antrenman olacaktı. Başlangıç ile birlikte 30K ve 40K koşanlar kendi aralarında gruplar oluşturdular. Biz de 50K koşanlardan Elena, Caner, Hüseyin ve ben dört kişilik ekip oluşturarak bol sohbet eşliğinde koşmaya başladık. 6.km civarında ormanın gediklisi Ufuk da bize katıldı ve yaklaşık 30.km'ye kadar bu beşli grup koyu sohbet eşliğinde birbirimizi dönüşümlü olarak çekerek devam ettik.

Start noktasına giderken son hazırlıklar. Aykut, Caner, Elena. Fotoğraf: Bahadır İşseven

30.km'den sonra parkurun en sert yokuşlarının ve yapışkan çamurun en yoğun olduğu bölümlerin başlaması ile tempo biraz yavaşladı ve kopmalar başladı. 35.km'ye doğru Caner, Hüseyin ve ben devam ettik, birkaç kilometre sonraki uzun inişten sonra ise Caner'le yalnız kaldık.

Koşunun başından beri bitirdikten sonra ne yiyeceğimiz konusunda konuşup birbirimizi motive ediyorduk. Benim kuralım oldukça basitti: Durmadan 5 saat ve üzerinde koşarsan istediğin her şeyi yiyebilirsin. Caner biraz daha değişik bir yaklaşım ile geldi. Geçen sene Çekmeköy'deki 45k koşusundan sonra Burger King'de Triple Whopper ile kendimizi ödüllendirdiğimizi hatırlayarak, 20.km'ye gelince Whopper'ı, 30.km'de Double Whopper'ı, 40. km'de Triple Whopper'ı, 50.km'yi bitirince de yanında büyük patatesi hakedeceğimizi söyledi. Bu da bize küçük bir oyun yaratıp her 10km geçiş noktası için güzel bir motivasyon oldu.

40.km civarında başlayıp hafif eğimle 3.5-4km kadar devam eden yokuşta kitaplardan konuşmaya başladık. Bu arada ilk 30km'yi biraz hızlı koştuktan sonra yorulup yavaşlayan Mehmet'i yakaladık ve birlikte koşmaya başladık. Yokuşun tepesine çıktığımızda parkuru bildiğim için 50km parkurunun biraz uzun çıkacağını anlamıştım. Bir süre sonra yanımda koşan Mehmet çok yorulduğunu, şuursuz bir halde gitmeye başladığını söyleyince en son ne zaman bir şeyler yediğini sordum. Oldukça uzun zaman önce diyince kalan son bisküvimi ve suyumu paylaştık. Birkaç dakika sonra kendisini daha iyi hissetmeye başladı.



Çekmekoy 50K (53K) Yükseklik Profili:  +1145m
Gün boyu hava sıcaklığı şansımıza oldukça iyiydi. Zaman zaman yağmur serpiştirdi, bir iki defa güneş açtı. Bir kere yarım saat kadar şiddetli sağanak yağmura yakalanmamız dışında bizi pek rahatsız etmedi. Traktörlerin ve arazi araçlarının bozduğu zemin özellikle belli bölümlerde koşunun ismini hakettirecek kadar ağırdı ki bu koşuların özelliği de zaten her türlü arazi şartına sizi hazırlaması.

45km'ye doğru herkesin aynı tempoda devam etmesi oldukça zor bir durum haline gelmişti. Böylece son bölümü herkes kendi temposunda giderek koşuyu bitirdik. 52.97km ve 5 saat 43 dakika sonra finiş noktasına geldiğimde bizi harikâ bir masa ve gönüllü ekibi bekliyordu. Çekmeköy'de geçen sene Mayıs ayında düzenlenen 60K yarışında koşanlar 20.km'deki istasyonun ne kadar mükemmel olduğunu mutlaka hatırlayacaklardır. O masayı Bakiye Duran'ın bir komşusu hazırlamıştı. Bu kez yine o, Duran'iın yeğenleri ve diğer gönüllüler nefis bir ziyafet hazırlamışlar. Peynirler, domatesler, semaverde kaynayan çay, mangalda kızartılıp üzerine yağ sürülmüş ekmek ve fındık ezmesine kadar her şey düşünülmüştü. Daha da önemlisi bitiren koşuculara sanki evlerine gelen bir misafiri ağırlar gibi davranmaları herkesi oldukça etkiledi.


Finişten önce son metreler ve finiş anı. Fotoğraflar: Uğur Taşdemir
Bitirdikten sonra 1.5 saat kadar bekleyip bizden sonra gelenleri tebrik ettik. Ardından hakettğimiz yemeği yemek için Burger King'e yol aldık.Normalde beslenmeye oldukça dikkat eden ve fast food'dan uzak duran biriyim ama her şeyin bir istisnası var ve eğer bir istisna olacaksa bana göre bu gibi durumlar olmalı. Finişteki masada karnımızı oldukça doyurduğumuz için bu kez Steakhouse Burger yeterli oldu. Triple Whopper başka bahara kaldı. 
Finişteki ziyafet

Mangal ve üzerinde kızartılıp üzerine yağ sürülerek servis edilen ekmekler

Burger King'te Elena, Caner ve benim menülerimiz
İstanbul'un göbeğinde böyle güzel ve zorlu bir parkura sahip olduğumuz ve böyle bir organizasyon düzenlendiği için çok şanslıyız. Bakiye Duran önderliğindeki gönüllü ekibine bir kez daha teşekkür ederken bu parkurun ultralara hazırlananlar için bulunmaz bir nimet olduğunu söylemek gerek. Eğer arazide ciddi şekilde koşmayı düşünüyorsanız ya da daha uzun bir ultra maratona hazırlanıyorsanız, yarış olmayan ama aynı bir yarış simulasyonu şeklinde düzenenlen bundan sonraki organizasyonları bence kaçırmayın. Bugün ağır zeminde koşan herkese gönülden tebrikler.

4 yorum:

  1. Çok diri geldin finişe... Ayağına ve kalemine sağlık...

    YanıtlaSil
  2. Harika bir yazı olmuş, koşuyu çok güzel özetlemişsin. Tebrikler, tekrar...

    YanıtlaSil
  3. Tebrikler, seni okumak her zaman çok zevkli.

    YanıtlaSil