19 Eylül 2012 Çarşamba
Neden Koşuyorsun?
O zaman ben de elimden geldiğince bir şeyler söyledim ama düşüncelerimi tam olarak toplayıp ifade etmekte zorlandım. Böyle bir sorunun kesin ve net bir cevabı olması bence pek mümkün değildi. Aradan geçen aylarda konuyu unuttum ama özellikle koşarken birkaç defa aklıma geldi. Son aylarda ise kardeşim başta olmak üzere yakın çevremde koşuya başlayan birkaç kişi oldu. Bu tanıdıklarımın başlama sebebi temelde kilo vermekti. Koşma kültürü olmayan bir ülkede yaşadığımız için birçoğumuz da aynı sebeplerden koşmaya başladık.
"Ne zaman kilo vermeye başlarım?", "ne kadar kilo veririm?" diye sorduklarında elimden geldiğince bir tahminde bulundum (tabii bu çok değişken bir konu, insanın metabolizmasından beslenme alışkanlıklarına ve iradesine kadar çok çeşitli boyutları var)). Ama koşunun kendilerine kazandıracağı artılar arasında kilo vermenin sadece küçük bir yer tutacağını anlatmaya çalıştım. Bunu söylemek, bu bahsettiğim şeylerin neler olduğunu düşünmeye beni zorlayınca konu tekrar aklıma geldi. Böylece 10 ay kadar gecikmeli de olsa "Neden Koşuyorsun" sorusuna, yeni başlayan bir koşucunun gözünden bakarak bir yazı yazmaya karar verdim. Koşu Gazetesi'ndeki yazıyı bu linkte okuyabilirsiniz.
Bu aslında çok daha derin bir konu ve yazıyla daha iyi ifade etmek en azından benim için zor. Ama hangi mesafeyi hangi sürede koşarsak koşalım bence tüm koşanların ortak bir dili var. Motivasyonlarımız, ilham kaynaklarımız ve hedeflerimiz olması gerektiği gibi birbirinden farklı ama yeri gelince aynı acıyı çekip aynı tatmin duygusunu yaşıyoruz. Bunun sonucunda da temelde hissettiklerimiz birbirine çok yakın.
Koşuya kilo verme hedefiyle başlayanlar da zamanla bunu devam ettirdikleri zaman eminim ki bizler gibi koşmanın getirdiği diğer faydaların farkına varacaklar.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Kendime ben de bunu çok sordum.Koşu anında derin motivasyonumu yakalamaya çalıştım.Vardığım sonuç şu:14-15 yaşlarındaydım.Bir gün, 5 yaşındaki kızkardeşimi bayılmış bir halde buldum.Hemen koşup bir araç bulmam gerekti.Köy yerinde ha deyince araba ve ambulans bulunmuyordu.İnsanüstü bir çaba ile koştuğumu hatırlıyorum.Neyse; kızkardeşim çok ciddi bir rahatsızlığı atlattı.Daha sonra askerdeyken(dağ komando olarak yaptım) tam teçhizatlı olarak pek çok kişiden daha hızlı ve uzun süre koşabildiğimi gördüm.Tüm koşularda ikinci olurdum.45 yaşındaki bir uzman çavuşumuzu hiç geçemedim.O'nun azmine hayrandım.Bilen bilir bazen karakol yada üs bölgeleri baskın yediğinde destek unsuru olarak ya helikopterle gidersin yada araziden koşarsın.İşte o koşu ,içinde çok şey barındırır.Kardeşlerin kalleşçe öldürülüyordur ve sen biran önce yetişmek zorundasındır.Ama aslında kendi ölümüne doğru koşuyorsundur.İşte benim koşarken derin motivasyonum bu:Bir gün hiç ummadığın anda sevdiklerin için koşmak zorunda kalabilirsin; bu nedenle herzaman en az 8km koşabilecek kadar fit kalmaya çalışırım.Hatta bazen bazı değerler için ölüme koşmak zorunda kalabilirsin, yine koşabilmelisindir . Sanırım ben bu nedenlerle koşuyorum.Nejan Özden
YanıtlaSil